ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Genel Kurul Konumalar > Sayıştay Kanun teklifinin 18.maddesi üzerindeki konuşmam
Sayın Başkan Değerli Milletvekilleri

510 sıra sayılı Sayıştay Kanun teklifinin 18.maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesile ile hepinizi saygı ile selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar vermiş olduğumuz bu önerge ile Sayıştay Başsavcısı olabilmek için en az 16 yıl çalışma şartının, savcılar için farklı olarak 12 yıl olmasını teklif etmekteyiz.

Çünkü kamuda geçen hizmet süresinin başsavcı ve savcılar için belirli farklılık, birikim ve tecrübe içermesi gerektiğine inanmaktayız.

Sayın Milletvekilleri,
Daha önce de pek çok kez ifade etmeye çalıştığımız gibi AKP iktidarı bu zamana kadar ortaya koyduğu yanlış, çapsız ve şeffaf olmayan politika ve uygulamalarını her zemin ve zamanda denetimden ve hesap vermekten uzak tutmak için her yola fütursuzca başvurmaktan çekinmemektedir.

İşte bunun en tipik örneklerinden birisini daha, bugün Sayıştay’ı daha etkin çalıştıracağını iddia ettikleri ve haklı hiçbir öneri ve katkıyı kabul etmedikleri bu kanun teklifinin görüşmelerinde de maalesef yaşamaktayız.

Bugün siyasi tarihimizde çok ender bir şekilde, meclis çoğunluğunu elinde bulunduran AKP’nin maalesef ayakları yerden kesilmiştir.

Sandalye sayısının çoğunluğunun verdiği şımarıklık ile Yüce Meclisi adeta AKP Genel Merkezi’ne bağlı bir birim olarak çalıştırmak istediğini ibretle izlemekteyiz.

Kamunun bütün kurumlarının gelir ve giderlerini denetleyen böylesine önemli bir kurum, ne yazık ki, AKP’nin sinsi ve gizli emelleri doğrultusunda diğer devlet kurumlarında da yapılmak istendiği gibi, siyasallaştırılmaktadır.

Gerçekten de AKP zihniyeti Devletin bütün ölçü ve geleneklerini kademe kademe aşındırmakta ve kendi siyasi saltanatını devam ettirebilmek için, ne var, ne yok gözü kara bir şekilde özelleştirme ve doğrudan peşkeş çekme yöntemleri ile elden çıkartmaktadır.

Ve iktidarı süresince yaptığı haksız ve şaibeli icraatlarının hesabını ileride vermemek için de, devletin bütün denetim ve yargı kurumlarını kendine yandaş hale getirmeye çalışmaktadır.

Şu an görüşmekte olduğumuz Sayıştay ile ilgili bu kanun teklifi de, bu söylediklerimizi kanıtlayan pek çok örnekten sadece bir tanesidir.

Sayın Milletvekilleri hepinizin yakinen bildiği gibi, bizim inancımıza göre, devletin malına, yani Beytülmal’a ziyan verenlerin, ona halel getirenlerin her iki cihanda da iflah olması mümkün değildir.


Bugün sadece ve sadece siyasi ikbal ve iktidarları için bu milletin yıllardan beri dişinden tırnağından keserek meydana getirdiği Cumhuriyet Türkiye’sinin devasa ekonomik ve stratejik varlıklarını, yani Beytülmal’ı kendi yakınlarına, yabancılara, dolayısı ile Ehli Salibe peşkeş çeken AKP elbette ki, ne yaparsa yapsın hem bu dünyada, hem de öbür dünyada bu yaptıklarının hesabını mutlaka verecektir.

Başta Telekom, Tekel ve Tüpraş olmak üzere, limanlarımızı, madenlerimizi, enerji ve sanayi tesislerimizi, şeker, kâğıt ve sigara fabrikalarımızı, bankalarımızı, verimli tarım arazilerimizi ve saymakla bitiremeyeceğimiz varlıklarımızı özelleştirme maskesi ile haraç mezat satan ve buna göz yumanların affedilmesi imkânsızdır.

Sayın Başkan Değerli Milletvekilleri
Ülkeyi yönetenler ve iktidarı elinde tutanlar sonuçları ne olursa olsun şeffaf olmaktan, her zaman ve zeminde denetlenerek hesap vermekten çekinmemelidir.

Ve geçmişte verdikleri sözleri unutmadan yerine getirip milletinin kendisine olan güvenini, dolayısı ile devletine olan itimadını zedelememelidir.

Bu noktada çok küçük bir örnekle Sayın Başbakanın ve AKP Hükümetinin dikkatini çekmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar hem seçim bölgem olan Adana’da, hem de bütün ülke genelinde çok değil daha geçtiğimiz yıl Tekel işçilerinin hak arayışlarına ve bunun karşılığında onların büyük dramına hep birlikte şahit olmuş idik.
Peki, bu insanlarımız macera olsun diye mi, yoksa haksız birtakım taleplerle mi belleklerimizden halen silinmeyen ve asla da silinmeyecek olan Ankara’nın buz gibi havasında eylemlerini yaptılar.

Yoksa 2007 seçimlerinden önce kendilerine AKP’li vekiller ve Sayın Başbakanın verdiği sözlerin yerine getirilmeyip aldatılmanın o müthiş çaresizliği içerisinde mi hükümetin sert ve acımasız tokadını yeme pahasına haklarını aradılar…

Sayın Milletvekilleri,
Şimdi sizlere 2007 seçimlerinden önce basına yansıyan bazı haberleri okumak istiyorum;

“Adana TEKEL kapatılmayacak” Şubat–2006
Özelleştirme İdaresi’nin kapatma kararı verdiği TEKEL Adana Sigara Fabrikası’nda bir ayı aşkın süredir direnişte olana işçileri ziyaret eden AKP Adana Milletvekili Abdullah Çalışkan, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a TEKEL’in kapatılmayacağı yönünde talimat verdiğini bildirdi.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Türk-İş Mali Sekreteri Ergün Atalay ve Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türker ile görüşerek Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a “TEKEL’in sorununu çözün.
İşçilerin lehine sonuçlandırın şeklinde talimat verdiğini aktaran Çalışkan, “TEKEL yeniden üretime geçecek ve burada makineleri birlikte çalıştıracağız” sözünü verdi.

Sayın Abdullah Çalışkan şu an AKP milletvekili değil ve dolayısı ile onun verdiği söz bizim için geçerli değil diyebilirsiniz ve bu tavır elbette sizin siyasi anlayışınızın bir sonucu olarak değerlendirilir.

Ancak AKP’nin kurucularından olan ve uzun dönem çok etkili konumlarda bulunan ve halen AKP’nin Adana Milletvekili olan Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat’ın 6 Temmuz 2009 tarihinde Adıyaman Gazeteciler Cemiyetinde söylediği ifade edilen şu sözler de AKP iktidarını ilgilendirmeyecek mi merak ediyorum.

Bakın Sayın Fırat Tekel çalışanları ile ilgili neler söylemiş; “Biz hükümet olarak hiçbir zaman hiçbir çalışanımızı mağdur etmedik ve bundan sonra da etmeyiz.

Tekel çalışanları havuza alınacaktır. Bu olayı kimse 4C ile karıştırmasın. O bir dönem bazı mağdur olan vatandaşlarımız için çıkarıldı.

Ancak Tekel çalışanları kesinlikle bu statüye alınmayacak. Onlar havuza alınacak kendilerden bir tercih sorulacak ve nerede hangi kurumda çalışmak istiyorsun denecek ve uygun olan bir kurumda çalışması sağlanarak emekliliğini orda tamamlayacak. Yani özelleştirmenin içerisinde bulunan bütün Tekel Memur ve İşçileri kesinlikle mağdur edilmeyecek, her türlü özlük hakları devam edecek” demiştir.

Değerli arkadaşlar benzer sözleri tekel sigara ve yaprak tütün işletmelerinin bulunduğu diğer illerimizin AKP milletvekilleri de vermiştir.

Fakat ne acıdır ki verilen bu sözler tutulmamış ve hak arayan işçilerimiz acımasızca mağdur edilmiştir.

Netice olarak kendi vatandaşına verdiği sözü tutmayan ve hatırlamayan bir iktidarın denetimden kaçarak hesap vermemek için her yola başvuracağını söylemek için kâhin olmaya ihtiyaç yoktur diyerek hepinizi saygı ile selamlıyorum.

,